1924 yılında Almanya’da, iki kardeşin ortak hayaliyle kurulan Dassler Ayakkabı Fabrikası, kısa sürede büyük başarılar elde etti. Ancak, kardeşler arasındaki anlaşmazlık, zamanla dünyaca ünlü iki spor markasının, Adidas ve Puma’nın doğmasına sebep oldu. Bu bölümde, bu iki kardeşin hikayesini Gelin Anlatıyorum.
Bir zamanlar Almanya’nın küçük bir kasabasında yaşayan Adolf ve Rudolf Dassler, büyük hayaller kuran çocuklardı. Adi, sakin ve detaylara odaklanan bir yapıya sahipti; sporun ruhunu anlamaya çalışırdı. Rudolf ise karizmatik, dışa dönük ve insan ilişkilerinde çok başarılıydı. Aynı çatının altında büyüyen bu iki kardeş, gelecekte spor giyim sektörüne damga vuracak ve aynı zamanda birbirine karşı rekabet içine girecekti.
Ailelerinin ayakkabıcılık alanındaki geçmişi, kardeşler için ilham kaynağı oldu. Babaları bir ayakkabı fabrikasında çalışırken, anneleri çamaşırhane işleterek aileyi geçindiriyordu. Adi, çocukluğundan itibaren ayakkabı üretimine büyük ilgi duydu. Performansı artıracak yeni tasarımlar geliştirmek için her zaman çaba harcıyordu. O dönemde futbol ve koşu ayakkabılarının, sporcunun yeteneklerini doğrudan etkileyebileceğine inanıyordu.
Rudolf ise iş dünyasında başarılı olmayı hedefliyordu. İletişim becerileri sayesinde pazarlama alanında kendini geliştirirken, ticaretin inceliklerini öğreniyordu. Adi ve Rudolf, yeteneklerini birleştirerek 1924 yılında "Dassler Kardeşler Ayakkabı Fabrikası"nı kurdular. Adi’nin teknik bilgisi ve Rudolf’un pazarlama becerisi sayesinde kısa sürede başarıya ulaştılar.
1936 Berlin Olimpiyatları, Dassler kardeşlerin uluslararası alandaki en büyük başarısını getirdi. Afro-Amerikalı atlet Jesse Owens’ın giydiği Dassler ayakkabıları, ona dört altın madalya kazandırdı. Bu başarı, markayı dünya çapında tanınır hale getirdi ancak kardeşler arasında rekabetin de fitilini ateşledi. Adi, Rudolf’un sadece bir yardımcı olduğunu düşünürken, Rudolf da Adi’nin yenilikçi fikirlerinin kendi pazarlama yetenekleri olmadan bir anlam ifade etmeyeceğini savunuyordu.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Dassler ailesi, Alman ordusuna asker postalı üretti. Ancak kardeşlerin siyasi görüşleri farklıydı. Adi, Nazi rejimine mesafeli kalırken, Rudolf rejimle daha yakın ilişkiler kurdu. Kardeşler arasındaki gerilim, savaş sırasında yaşanan bir yanlış anlaşılmayla daha da büyüdü. Bir bombardıman sırasında Adi, düşman uçaklarına yönelik “Pis domuzlar tekrar geldiler” sözünü söylemişti. Ancak Rudolf, bu sözün kendisine hakaret olarak söylendiğini düşündü. Bu olay, aralarındaki düşmanlığı artırdı.
Savaşın sonunda Rudolf, Nazi karşıtı faaliyetler nedeniyle Gestapo tarafından sorguya alındı ve Adi’nin onu ihbar ettiğine inandı. Artık birlikte çalışmaları imkânsız hale gelmişti ve 1948’de yollarını ayırdılar. Adi, "Adidas" markasını kurarken, Rudolf da "Puma"yı yarattı. İki kardeş arasındaki rekabet artık açık bir savaşa dönüşmüştü.
Adidas, Adi Dassler’in liderliğinde hızla büyüyerek spor dünyasında devrim yaptı. 1954 Dünya Kupası’nda Batı Almanya’nın Adidas kramponlarla şampiyon olması, markanın itibarını artırdı. Adidas’ın üç çizgili logosu, hem dayanıklılığı hem de kaliteyi simgeler hale geldi. Marka, futbol başta olmak üzere birçok spor dalında lider konuma ulaştı.
Rudolf’un kurduğu Puma da kendine özgü yeniliklerle büyüdü. 1970 Dünya Kupası’nda Pele’nin Puma ayakkabıları giymesi, markanın küresel çapta bilinirliğini artırdı. Puma, özellikle hız ve çeviklik temalı ürünleriyle sporcuların vazgeçilmezi oldu. Atlayan puma logosu, markanın dinamizmini ve cesaretini yansıtıyordu.
Adi ve Rudolf, hayatlarının sonuna kadar birbirleriyle barışmadılar. İki kardeşin yaşadığı Herzogenaurach kasabası bile ikiye bölündü. Adidas ve Puma çalışanları farklı restoranlara gidiyor, farklı sosyal çevrelerde bulunuyordu. Bu bölünme, markaların kültürel kimliklerinin oluşumunda büyük rol oynadı.
Rudolf Dassler, 1974 yılında hayatını kaybetti ve Puma’nın yönetimi oğluna geçti. Adi Dassler ise kardeşinden dört yıl sonra, 1978’de vefat etti. İki kardeş, tıpkı yaşamlarında olduğu gibi, mezarlarında da birbirinden uzak yerlerde defnedildiler.
Yıllar boyunca Adidas ve Puma arasındaki rekabet, sporcular ve taraftarlar arasında bölünmelere yol açtı. Örneğin, Lionel Messi Adidas ile çalışırken, Neymar Jr. Puma’nın temsilcisi oldu. Ancak 21 Eylül 2009 Dünya Barış Günü’nde FIFA’nın düzenlediği bir maçta, her iki markanın CEO’ları ve çalışanları yılların kırgınlığını geride bırakmak için sahada buluştu.
Bugün Adidas, 70.000’den fazla çalışanıyla küresel liderliğini sürdürürken, Puma 14.000 çalışanıyla daha küçük ama etkili bir oyuncu olmaya devam ediyor. Adidas, sporun yanı sıra sokak modasında da büyük bir etkiye sahipken, Puma yenilikçi ürünleriyle motor sporlarından futbola kadar geniş bir alanda başarı gösteriyor.
Adidas ve Puma, yalnızca spor dünyasında değil, kültürel anlamda da önemli ikonlar haline geldiler. Bu iki dev markanın hikayesi, küçük bir kasabada başlayan kardeşlik ve rekabet hikayesinden doğdu. Bugün bile bu rekabet, markaların ruhunda yaşamaya devam ediyor. İki kardeşin mirası, sporun ve modanın geleceğini şekillendirmeyi sürdürüyor.
Gelin Anlatıyorum / Ekim 2024
Telif Hakkı © 2024 Gelin Anlatıyorum - Tüm Hakları Saklıdır.