1926 yılında, İsveç’in güneyindeki kırsal bir bölgede, mütevazı bir çiftlikte Ingvar Kamprad dünyaya geldi. Yaşadığı çevre, yılın büyük bölümünü sert kışlarla geçiren, toprağından zor kazanç elde edilen bir yerdi. Ailesi, geçimlerini çiftçilikle sağlıyordu. Bu topraklarda, çalışkan olmak bir zorunluluktu. Kamprad’ın ailesi, sabahın erken saatlerinden akşam karanlığına kadar tarlalarda çalışır, en küçük fırsatları bile değerlendirirdi. Tasarruf etmek ise günlük yaşamlarının en temel parçasıydı.
Küçük Ingvar, çiftlikte büyüyen diğer çocuklar gibi, ailesine yardım etmek zorundaydı. Ancak onun ilgi alanı tarladan çok farklıydı. Yaşıtları oyun oynarken, Ingvar eline geçen her fırsatta nasıl kazanç sağlayabileceğini düşünüyordu. Hayatı boyunca, onun karakterine yön veren bu merak, daha o yıllarda bile kendini göstermişti.
Henüz 6 yaşındayken, kendi başına küçük bir ticaret girişiminde bulundu. Bir gün, Stockholm’den toplu olarak aldığı kibritleri, bisikletiyle köyde dolaşarak satmaya başladı. Komşuları, onun bu çabası karşısında hem şaşırmış hem de hoşnut olmuşlardı. Kibritleri ucuza alıp uygun fiyata satmak, ona ilk ticaret deneyimini kazandırdı. Üstelik o zaman fark ettiği bir şey vardı: İnsanlar hem hesaplı hem de kolay ulaşılabilir şeylere daima ilgi gösteriyordu.
Bu basit ticaret, Ingvar için adeta bir oyun gibiydi. Her kazandığı kron, onu daha da cesaretlendirdi. Bu tutkusu ve çocuk yaşta edindiği ticaret deneyimi, onu bir gün dünya çapında tanınan bir girişimciyedönüştürecekti.
1943 yılına gelindiğinde, Ingvar Kamprad artık çocukluk hayallerini gerçeğe dönüştürmek için hazırdı. Henüz 17 yaşındayken, ailesinden küçük bir borç alarak kendi işini kurdu. Kurduğu şirketin adı hem kendi adının hem doğduğu köyün hem de çocukluğunun geçtiği çiftliğin baş harflerinden oluşuyordu: IKEA. İlk başta, cüzdan, kalem, saat, yılbaşı süsü gibi küçük eşyalar satmaya odaklandı. Bu ürünleri düşük maliyetle alıp uygun fiyatlarla satarak çevresinde kısa sürede tanındı. İlk IKEA küçük bir dükkândan ibaretti.
Ancak Ingvar’ın hedefi, sadece küçük eşya satmakla sınırlı kalmıyordu. Onun aklında daha büyük fikirler vardı. İnsanların kaliteli ama ulaşılabilir fiyatlı mobilyalara ihtiyaç duyduğunu fark etti. Çevresinde gördüğü birçok mobilya dükkânı, pahalı ve erişilmesi zor ürünler sunuyordu. Kamprad, herkesin evini güzelleştirebilecek, ekonomik mobilyalar satmanın yollarını aramaya başladı.
Aklına kendi tasarladığı mobilyaları dışarıda ürettirip müşterilere uygun fiyatlarla satma fikri geldi. İlk olarak 3 ayaklı yaprak şeklinde bir sehpa ürettirdi. Bu modele lövent adını verdi. İlk hedefine ulaşmıştı. Bir gün nakliye sırasında zarar görmemesi için sehpanın ayaklarını söktü. Ingvar’ın kafasındaki ampul bir kez daha yandı. Ürünler demonte edilirse hem daha az yer kaplıyor hem de nakliye sırasında zarar görmüyordu. Bu fikri geliştirerek sehpaları düz paketler şeklinde satmaya başladı. Bu yenilikçi yaklaşım IKEA’nın paketleme ve üretim sisteminin temelini attı.
Ingvar, 1949 yılında dükkânlarındaki ürünleri pazarlamak amacıyla ilk IKEA kataloğunu oluşturdu. Bu katalogları kırsal bölgelerde yaşayan potansiyel müşterilere posta yoluyla gönderdi. Aynı postaların içinde sipariş formu da yer alıyordu. Müşteriler formları doldurup IKEA’ya geri göndererek siparişlerini oluşturabiliyordu. Siparişleri hazırlayan IKEA demonte ürünleri yine posta yoluyla gönderip kapıda nakit veya posta çekiyle ödemelerini tahsil ediyordu. Bu sistem sayesinde IKEA kısa sürede tüm İsveç’te tanınır hale geldi. Ürün gamı yavaş yavaş genişledi. Ama katalog satışının bir dezavantajı vardı. Müşteriler ürünleri yeterince inceleyemedikleri için iade oranları artmaya başladı. Ingvar büyük bir showroom açmaya karar verdi.
1953 yılında IKEA İsveç’in Almhult kasabasında ilk showroomunu açtı. Aslında burası deneyim ve tanıtım merkezi görevi görüyordu. Ingvar, iade oranının düşmesi için müşterilerin burada vakit geçirmesini istiyordu. Bu showroom İskandinav minimalist, sade ve mütevazı tasarımlar sergileniyordu. Katalogdaki ürünleri görmek müşterilerin güvenini arttırdı.
IKEA, büyümenin ilk önemli adımını 1958’de, yine Älmhult’ta açtığı ilk büyük mağaza ile attı. Bu mağaza, showroomdan farklı olarak çok daha geniş bir ürün yelpazesine sahipti. Böylece tam teşekküllü perakende mağazacılığına geçiş yapmış oldu. Bu büyük mağazada IKEA’nın restoran konsepti de hayata geçirildi. Böylece müşteriler alışveriş yaparken yemekte yiyebiliyordu. Bu da onların mağazada daha uzun süre kalmalarını sağlıyordu.
1960 yılına gelindiğinde IKEA, uluslararası pazara açılma planını devreye aldı. İlk yurtdışındaki mağazasını 1963 yılında Norveç’in Oslo şehrine açıldı. Bir süre nakliye ve demonte sisteminde sorunlar yaşandı. Ayrıca İskandinav komşuları kendi yerel markalarını koruma eğilimindeydi. Norveç’te bulunan bazı tedarikçiler IKEA ile çalışmayı bıraktı. Bunun üzerine Ingvar ve ekibi, üretimi Polonya’daki firmalara taşıdı. Aynı zamanda daha düşük maliyetli bir tedarik zinciri de kurulmuş oldu. Başar da olumsuz gibi görünen bu hamle IKEA’nın büyümesini hızlandırdı. Daha sonra 1969 yılında Danimarka’da ve 1973 yılda da İsviçre’de mağaza açtı.
IKEA ikinci kritik hamlesini, Almanya’da yaptı. 1974 yılında Münih’te ilk mağazasını açtı. Güçlü yerel üreticilerle dolu ve rekabetçi bir ortamda, IKEA uygun fiyat, demonte mobilya ve self-servis alışveriş konsepti ile farklılaşmayı başardı. Başlangıçta Alman tüketiciler demonte fikrine mesafeli yaklaşsa da IKEA'nın mağazalarında sunduğu sergileme ve basit montaj kılavuzları sayesinde bu engel aşıldı. Restoranlarında sunduğu İsveç köftesi gibi lezzetlerle alışverişi bir deneyime dönüştüren IKEA, kısa sürede müşteri sadakati kazandı. Modüler mobilya seçenekleri ve uygun fiyat politikası, özellikle kişiselleştirilebilir ve ekonomik çözümler arayan Alman tüketiciler tarafından büyük ilgi gördü. Münih mağazasının başarısı, IKEA’nın Almanya genelinde hızla yayılmasını sağladı ve şirketin en büyük pazarlarından birine yayılmasını sağladı. Almanya’dan sonra 1976’da Kanada, 1977’de Avusturya, 1978’de Hollanda, 1981’de Fransa ve 1984’te Belçika mağazalar açtı. Böylelikle Avrupa’daki hakimiyetini arttırdı ve Amerikan pazarına hazırlık yaptı.
1985 yılında IKEA, Philadelphia’da açtığı mağaza ile ABD pazarına giriş yaptı. Ancak Amerikan tüketiciler, öz montaj ve self-servis alışveriş konseptine alışık değildi. Ayrıca ABD’de yaygın olan mobilyalar, IKEA’nın sunduğu ürünlere kıyasla daha büyük ve monte edilmiş şekilde satılıyordu. IKEA, bu duruma uyum sağlamak için yatak ve kanepe boyutlarını Amerikan standartlarına uyarladı. İlk başlarda zorlansa da uygun fiyatlı ve işlevsel mobilyalarıyla özellikle genç tüketiciler ve küçük daire sahipleri arasında popülerlik kazandı. IKEA, mağaza içi restoranlarda sunduğu İsveç köftesi ve benzersiz alışveriş deneyimiyle müşteri memnuniyetini artırdı ve ABD’de kalıcı bir marka haline geldi. Ayrıca 1985 yılından sonra 1986’da İzlanda, 1989’da İtalya, 1988’de İspanya pazarına da giriş yaptı.
IKEA, 1990’larda Japonya ve Çin gibi ülkelere de mağaza açtı. Ancak bu pazarlarda başarılı olmak için önemli stratejik uyarlamalar yaptı. Örneğin, Çin’deki küçük evlere uygun, daha kompakt mobilyalar geliştirdi. Aynı zamanda, Asya'daki mağazalarında yerel mutfaklara özgü yemekler sunarak müşterilerle güçlü bir bağ kurmayı başardı. Japonya'ya ilk girişte zorlanan IKEA, mağaza yerleşimini ve ürün yelpazesini yeniden düzenleyerek pazara ikinci kez girdi ve başarı sağladı. Asya'daki başarısının anahtarı, yerel kültüre uyum ve kişiselleştirilebilir mobilya çözümleri sunmak oldu.
2000’li yıllarda marka dijital dönüşüme girdi. E- ticaret sektörüne ciddi yatırımlar yaptı. Online sipariş sistemini devreye alarak müşterilerin internet üzerinden sipariş vermelerini sağladı.
IKEA, Türkiye pazarına 2005 yılında adım attı. İlk mağaza, 6 Mayıs 2005’te İstanbul Ümraniye'de açıldı. Türk tüketiciler, IKEA'nın modern tasarım, uygun fiyat ve demonte konseptine büyük ilgi gösterdi. Bu mağaza, Türkiye'deki tüketicilere İskandinav tarzı dekorasyonla tanışma fırsatı sundu. Daha sonra 2006’da İzmir Bornova’da, 2007 İstanbul Bayrampaşa’da, 2009’da Bursa’da peş peşe mağazalar açtı.
Bu gelişimler sürerken IKEA, çevreci girişimlerde de bulundu. Örneğin tüm mağazalarında güneş ve rüzgâr enerjisi kullanımına ağırlık verdi. Birçok mağazası kendi elektriğini üretir hale geldi. İkinci el mobilya ve geri dönüşüm programı başlattı. 2015 yılında tüm dünyada yalnızca led ampul satma kararı aldı. Bu hareketle karbon ayak izini azaltmayı hedefledi.
2024 itibarıyla IKEA, 63 ülkede toplam 473 mağaza ile faaliyet gösteriyor. IKEA’nın kurucusu Ingvar Kamprad 2018’de hayatını kaybetti, ancak ailesi milyarlarca dolarlık bir servetle Forbes’in zenginler listesinde yer almaya devam ediyor. İsveç kırsalında kibrit satarak başlayan bu serüven, IKEA’yı dünya mobilya sektörünün lideri haline getirdi.
Gelin Anlatıyorum / Ekim 2024
Telif Hakkı © 2024 Gelin Anlatıyorum - Tüm Hakları Saklıdır.